Dünyanın yaklaşık 3‘te 2’si sularla kaplıdır. Buna rağmen yapılan pek çok araştırmaya göre bu kaynağın sadece % 2,5’luk kısmı tuzlu olmayan sudur. Tatlı olan bu suyun ise ancak yaklaşık % 1’lik bölümü (dünyadaki toplam suyun % 0,007’si) insanların ulaşabileceği temiz, içilebilir sudur. Uluslararası kuruluşların hazırladığı raporlara göre dünyada yaklaşık 800 milyon insanın temiz içme suyuna erişiminin mümkün olmadığı bildirilmektedir. BM Dünya Su Kalkınma Raporu’na göre dünya nüfusunun % 20’si sağlıklı içme suyundan mahrumdur. Dünya nüfusunun % 40’ının yaşadığı 80 ülke temel ihtiyaçları için güvenli su bulma konusunda sıkıntı yaşamaktadır. Bu durumun sonucu olarak günümüzde pek çok insan susuzluk ve temiz olmayan içme suyunun neden olduğu hastalıklar nedeni ile hayatını kaybetmektedir.

Yapılan çalışmalara göre bir ülkenin su zengini sayılması için kişi başına düşen yıllık su miktarının 10.000 m³‘ten fazla olması gereklidir. Türkiye‘de ise kişi başına düşen yıllık su miktarının yaklaşık 1.500 m³ civarında olduğu bildirilmektedir. Dolayısıyla ülkemiz su sıkıntısı olan ülkeler arasındadır.

Yapılan tahminlere göre mevcut kaynakları koruyabilsek bile artan nüfus ve sanayileşme nedeni ile Türkiye’de kişi başına düşen yıllık su miktarının önümüzdeki yıllarda 1.000 m³ civarına düşeceği öngörülmektedir. Su kaynakları 1.000 m³altında olan ülkeler su fakiri olarak tanımlanmaktadır, kısacası her geçen gün su fakiri bir ülke olma yolunda ilerliyoruz. Bunu ülkemizdeki bazı göllerin tamamen ya da kısmen kurumasından, yer altı su kaynaklarına ulaşabilmek için her geçen gün daha derin sondaj yapılmaya ihtiyaç duyulmasından da anlayabiliyoruz.